10.06.2008
müjde moiz
62, İzmİt, Турция

İki Yahudi arkadaş, piyasayı araştırıp o sene haki
renkteki kumaşın
moda
olacağını öğrenmişlerdi. Bütün varlıklarını paraya
çevirdiler.
Piyasadaki bütün haki kumaşları satın aldılar.
Depoları bu renkteki
kumaşlarla doldu ancak kimsenin bu kumaşlara talip
olmadığı görüldü.
iki
kafadar artık iflasın eşiğine gelmişlerdi. Moiz ve
Aron dertli dertli
oturuyorlardı. Artık bıçağın kemiğe dayandığı bir gün
kapı çalındı ve
içeriye bir albay girdi:
"Sizde" dedi "haki renkte kumaş var mı?"
Kulaklarına inanamadılar. Hemen atıldılar: "Evet
albayım var,
gösterelim"
dediler. Albay, dikkatle kumaşları inceledi. "Çok
beğendim", dedi. "Bu
sene
askerlere iki yüz bin,
subaylara elli bin adet haki renkte elbise
yaptıracağız. Ancak tabii
ki
benim tek başıma
beğenmem yetmez. Generalimin de oluru lazım. Bana bir
parça numune
verin.
Yarın öğlen 12'ye kadar telgraf çekersem iptal ederim.
Eğer telgraf
gelmezse
kumaşları kesip imalata
başlayabilirsiniz."

O gece bitmek bilmedi. Kimi zaman ümitlendiler, kimi
zaman "ya iptal
olursa"
diye düşündüler. Ertesi gün saat 11, 11.30, 11.45,
İki Yahudi arkadaş, piyasayı araştırıp o sene haki
renkteki kumaşın
moda
olacağını öğrenmişlerdi. Bütün varlıklarını paraya
çevirdiler.
Piyasadaki bütün haki kumaşları satın aldılar.
Depoları bu renkteki
kumaşlarla doldu ancak kimsenin bu kumaşlara talip
olmadığı görüldü.
iki
kafadar artık iflasın eşiğine gelmişlerdi. Moiz ve
Aron dertli dertli
oturuyorlardı. Artık bıçağın kemiğe dayandığı bir gün
kapı çalındı ve
içeriye bir albay girdi:
"Sizde" dedi "haki renkte kumaş var mı?"
Kulaklarına inanamadılar. Hemen atıldılar: "Evet
albayım var,
gösterelim"
dediler. Albay, dikkatle kumaşları inceledi. "Çok
beğendim", dedi. "Bu
sene
askerlere iki yüz bin,
subaylara elli bin adet haki renkte elbise
yaptıracağız. Ancak tabii
ki
benim tek başıma
beğenmem yetmez. Generalimin de oluru lazım. Bana bir
parça numune
verin.
Yarın öğlen 12'ye kadar telgraf çekersem iptal ederim.
Eğer telgraf
gelmezse
kumaşları kesip imalata
başlayabilirsiniz."

O gece bitmek bilmedi. Kimi zaman ümitlendiler, kimi
zaman "ya iptal
olursa"
diye düşündüler. Ertesi gün saat 11, 11.30, 11.45,
gözleri yolda,
korku ile
postacıyı beklediler. Gelmesin diye dua ederek. 12'ye
beş kala postacı
sokağın köşesinden gözüktü.
"Belki bize gelmiyordur" diye ümitlendiler. Ancak
postacı gelip
kapılarını
çaldı.
Moiz, büyük bir kederle koltuğa çöktü. Aron da çaresiz
kapıyı açtı.
Postacının elinde bir telgraf vardı. Aron titreyen
elleri ile telgrafi
açtı,
okudu ve sevinçle seslendi:
"Müjde Moiz Müjde, baban ölmüş!.."

0 просмотров
 
Комментарии

Комментариев пока нет.
Будь первым - напиши свой комментарий.

Дневники
Дневники обновляются каждые 5 минут